Ana Sayfa CyberKnife Tedavi Endikasyonları Hasta Rehberi CyberKnife Merkezi Ekibimiz İletişim



TEDAVİ ENDİKASYONLARI

Cyberknife radyocerrahi sistemi ile tedavi edilen hastalıkları, kafa içi (intakranial) ve kafa dışı (ekstrakranial) patolojiler olarak iki başlık altında inceleyebiliriz.

Kafa içi (intakranial) patolojiler,  Vasküler Patolojiler (Arteriovenöz Malformasyon, Kavernöz Malformasyon), Malign Tümörler (Beyin Metastazı, Glial Tümörler [Grade II, III ve IV]), Ependimoma, Medulloblastoma, Kondrosarkoma), Benign Tümörler (Vestibüler Schwannoma, Meningioma, Glial Tümörler [Grade I], Kraniofarenjioma, Hipofiz Adenomu, Glomus Jugulare Tümörü, Hemangioblastoma, Diğer Schwannomalar, Santral Nörositoma, Kordoma) ve Nöropsikiatrik Patolojiler (Trigeminal Nevralji, Epilepsi, Küme Başağrısı, Parkinson Hastalığı, Esansiyel Tremor, Kontrol Edilemeyen Ağrı, Obsesif Kompulsif Bozukluk)'dir.

Kafa dışı (ekstrakranial) patolojiler ise; baş-boyun kanserleri, akciğer kanserleri, karaciğer kanserleri, pankreas kanseri, yumuşak doku tümörleri, spinal tümörler, prostat kanseri, metastatik kanserler, tekrarlayan kanserlerdir.

Beyin tümörü beyin veya omurilik kanalı içinde anormal hücre büyümesi olup kanseröz veya benign (iyi huylu) olabilir. Beyin tümörleri, kanseröz olanlarda dahi, öldürücü olmayabilir. Fakat herhangi bir beyin tümörü ciddi bir sağlık sorunu olarak düşünülmelidir.

Beyin kanserinin bulguları nelerdir?

Beyin tümörleri kafa içinde, intrakranial hipertansiyon denen, yüksek basınç oluştururlar. Bu durum başağrısı, kusma, görme problemleri ve bilinç durumunda değişiklik gibi bulgulara yol açar.

Tümörün lokasyonu ve çevre beyin dokusundaki hasarına bağlı olarak karar almada azalma, hafıza kaybı, algıda azalma ve oryantasyon bozuklukları gibi bilişsel ve davranışsal bulgulara yol açabilir.

Ayrıca hastalarda:

  • Dokunma, duyma, görme ve koklama duyularında azalma
  • Kişilik değişiklikleri ve duygusal değişiklikler
  • Vücudun bir yarısında güçsüzlük veya yüz felci
  • Konuşmada bozulma
  • Sersemlik
  • Titreme ve epileptik ataklar görülebilir.

Beyin Tümörleri:

  • İyi Huylu Tümörler
    • Meningioma
    • Vestibüler Schwannoma (Akustik Nöroma)
    • Diğer Schwannomalar
    • Hipofiz Adenomları
    • Glial tümörler (Grade I)
    • Kraniofarengioma
    • Hemanjioblastoma
    • Kordoma
    • Glomus Tümörü
    • Diğer İyi Huylu Tümörler
  • Kötü Huylu Tümörler
    • Beyin Metastazları
    • Glial Tümörler (Grade II, III, IV)
    • Medulloblastoma
    • Ependimoma            
    • Diğer Kötü Huylu Tümörler

Arteriovenöz Malformasyon veya AVM, beyin veya omurilikte anormal kan damarı kümesidir.Normal kan damarı vücuda oksijen ve diğer besin maddelerini taşırken AVM damarları besin maddeleri olmayan kan taşır. Araştırmacıların çoğu AVM’lerin hemen hepsinin konjenital olduğuna veya doğumdan itibaren var olduğuna inanırlar.

Kan vücutta kapiller damarlara dallanan arterler (atar damarlar) ile taşınır. Daha sonra kalbe venler (toplar damarlar) ile döner. AVM varlığında arterler kanı direk venlere taşır ve aradaki kapiller damarları bypas ederek kısa devre yaratan şant yapmış olur.

Belirtileri Nelerdir?

AVM’ler genelde semptom oluşturmaz. Bazı vakalarda başka durumlar değerlendirilirken tesadüfen bulunur. Eğer semptom yaparsa malformasyonun lokasyonuna göre değişir. Nadir vakalarda AVM epilepsi, nörolojik problem ve ağrı yapar. Serebral AVM’ler başağrısı ve lokasyona bağlı diğer spesifik semptomlara yol açabilir.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Nadir vakalarda,özellikle yaşlılarda,AVM’yi tedavi etmeden bırakmak ve hastayı gözlemlemek en iyi seçenek olabilir. Diğer tüm vakalar için ise 3 tedavi seçeneği mevcuttur:cerrahi olarak çıkarılması, endovasküler tedavi ve stereotaksik radyocerrahi.

Cerrahi

Eğer AVM cerrahi ile tamamen çıkarılabilirse hasta tamamen iyileşebilir. Fakat beyin ameliyatı inme, enfeksiyon, nörolojik problemler ve anesteziden kaynaklanan komplikasyonlar gibi riskler taşıyan girişimsel bir yöntemdir.

Endovasküler tedavi olarak bilinen prosedürde doktorlar AVM’yi görüntülemek için anjiyogram kullanırlar. Küçük bir kateter ile damara kontrast madde verilerek x ışınları ile görüntü alınır. Doktorlar daha sonra kateteri lezyona özel glu denen yapıştırıcı madde enjekte etmek için kullanırlar. Yöntem açık cerrahiden daha az invaziv olmakla beraber her zaman tüm AVM’yi tedavi etmez.

Parsiyel tedavi edilen AVM’ler hala kanama ve inme riski taşırlar. Sonuç olarak çoğu beyin cerrahı parsiyel tedavi veya embolize edilen AVM varlığında gelecekte risk oluşabileceğine inanır. Endovasküler tedavi genel olarak cerrahi çıkarım veya stereotaksik radyocerrahi öncesinde AVM’nin boyutunu küçültmek için kullanılır.

Stereotaksik Radyocerrahi

Stereotaksik radyocerrahi radyasyon ışınlarını değişik açılardan AVM’ye odaklar. Zaman içinde radyasyon, AVM kan damarlarının daralmasına ve sonuç olarak kapanmasına yol açarak kanama ve inme riskini ortadan kaldırır.

Cerrahi olarak çıkarmaya göre primer avantajı radyocerrahinin noninvaziv olması ve açık cerrahinin risklerini taşımamasıdır. Daha da önemlisi bazı AVM’lerin beyin içinde, konvansiyonel cerrahi ile güvenle yaklaşılamayacak bölgelerde lokalize olmasıdır. Bu vakalarda radyocerrahi mümkün olan tek tedavi seçeneği olabilir.

Radyocerrahi diğer tedavilerle beraber kullanılabilir. Örneğin cerrahi ile tam olarak çıkarılamamış AVM kalıntısı için radyocerrahi kullanılabilir. AVM için radyocerrahi tedavisi ayaktan bir işlemdir ve hastaların hemen normal yaşamlarına dönmesini sağlar.

Radyocerrahini AVM tedavisinde birkaç dezavantajı vardır. Birincisi, radyasyonun malformasyonu tahrip ederek  tam olarak kapatması 3 yıl sürebilir ve bu sürede hasta AVM kanaması riski altındadır. Tedavi malformasyonu tahrip aşamasında olsa da radyocerrahi sonrasında bir AVM kanaması sonucunda hastada nörolojik hasar ortaya çıkabilir. İkincisi, tüm AVM’lerin radyocerrahi sonrasında yok olmamasıdır. Çapı 3 cm ve daha küçük olan küçük AVM’ler tek tedavi sonrasında %80 yok olma şansına sahiptir. Daha büyük AVM’lerin yok olma oranı daha düşüktür. Sonuç olarak AVM’lerin sadece bir bölümü radyocerrahiden sonra tam olarak yok olurken bir bölümünde ikinci kez  radyocerrahi tedavisi gerekebilir.

Sonuç olarak AVM radyocerrahi ile yok olsa bile semptomlar devam edebilir. Örneğin AVM tedavisinden önce başağrısı ve nöbetleri olan hastalarda şikayetler, tedavi ile AVM yok olduğunda da, devam edebilir. Bu durumlarda sebep, tahrip olma durumu ile beraber AVM çevresinde oluşan skar dokusu olarak düşünülmektedir.

CyberKnife diğer radyocerrahi sistemlerinden, tümörün hedeflenmesi ve hastanın hareketsiz kalması için hastanın başına takılan sert metal çerçevenin ihtiyaç duyukmaması ile farklılık gösterir. CyberKnife tümör lokasyonunu devamlı olarak takip eden bilgisayar görüntüleme yöntemi ile oldukça etkin hedefleme yapmayı başarır ve bu nedenle metal çerçeve ihtiyacını ortadan kaldırır. Ayrıca diğer radyocerrahi sistemleri sadece beyindeki AVM’lerin tedavi edebilirken CyberKnife omurilikteki AVM’leri de tedavi edebilir.

Trigeminal Nevralji sinir hastalığı olup yüzün herhangi bir tarafında çok yoğun ağrı yapar. Ağrı yüzün belli bölgeleri soğuk havaya maruz kaldığında veya çiğneme, konuşma, yutma gibi hareketlerle tetiklenir. Bu hastalık yüzdeki duyu hissini kontrol eden ve 5. kafa siniri olan trigeminal sinirde oluşur. Kadınlarda daha sık olup hastalar orta veya ileri yaştadır. Beklenmeyen ciddi ağrı yapması ruhsal olarak zorlayıcı ve yaşam kalitesini etkileyen bir durumdur.

Trigeminal Nevralji vakaları tipik ve atipik olarak ayrılırlar. Tipik vakalarda hastalar yüzün belli bir bölgesinde elektrik çarpması şeklinde beklenmeyen ağrı dönemleri yaşarlar. Bu hastalarda yüzde tetikleyici nokta adı verilen bölgeye dokunma veya çiğneme-konuşma gibi aktivitelerle atak oluşur. Atipik vakalarda ise ağrı, yüzün bir bölgesinde devamlı sıkıcı bir acı veya yanma hissi gibidir. Fakat daha keskin ağrı periyotları atipik Trigeminal Nevralji’yi komplike edebilir. Bu tipte genelde özel bir tetikleyici nokta bulunmaz ve ağrı zaman içinde daha da kötüleşir.

Trigeminal Nevralji daha çok trigeminal sinirin kan damarı ile kompresyonuna bağlıdır. Aniden ortaya çıkabilir ve yıllarca sürebilir. Atakların sayısı mevsimsel olabilir ve birçok günden birçok yıla kadar değişiklik gösterebilir.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Trigeminal Nevralji hepsi değişik oranlarda başarı gösteren ilaç tedavisi, cerrahi veya radyocerrahi yöntemleri ile tedavi edilebilir. İlaç çoğu hastada ağrıyı gidermekle beraber her zaman etki değildir ve yorgunluk ya da diğer belirgin yan etkiler yaratabilir. Yine de ilk basamak tedavi yöntemidir.

Cerrahi

Eğer hastalarda birden fazla ilaç tedavisi başarısız olursa mikrovasküler dekompresyon denen cerrahi işlem önerilir. Genç hastalarda, yüzde belirgin hissizlik yapmadan uzun dönemli iyileşme sağladığı için, sıklıkla tercih edilir.

Radyofrekans rizotomi, gliserol rizotomi veya sinir balon kompresyonu gibi diğer yöntemler ağrıya sebep olan trigeminal sinir demetlerini tahrip eder. Bu yöntemlerin başarı şansı farklılık gösterir ve ağrı kaybı birkaç yıldan fazla sürmez. Bu sebeple tedavi yaşam boyunca birkaç kez tekrarlanır.

Açık cerrahi enfeksiyon, damar ve kafa sinirlerinde hasarlanma veya inme gibi riskler taşır.

Stereotaksik Radyocerrahi

Radyocerrahi radyasyon ışınlarını trigeminal sinire odaklayarak ağrıya sebep olan sinir liflerini etkiler. İleri derecede gelişmiş bilgisayar sistemleri ile küçük kafa hareketlerini kompanse ederek kafatasına sabitleyici metal bir çerçeve takılmasına ihtiyaç duyulmadan hasta işlem sırasında rahatça yatar.

Tedavi öncesinde BT veya MR inceleme ile trigeminal sinir hattının görüntülenmesi sağlanır. Tedavi esnasında yüksek doz radyasyon ışınları trigeminal sinir segmentine hedeflenir ve bir saat kadar bir sürede tedavi tamamlanır.

Hastaların %80’inde ağrı kaybı belirgin ve kalıcıdır. En sık yan etkisi yüzde uyuşukluk olup ağrıda azalma derecesi ile koreledir. Ağrı kaybı diğer radyocerrahi sistemlerine göre CyberKnife ile daha hızlıdır. Bu etkinlik sistemin hata payındaki düşüklüğe bağlı olabilir. Doktor hastadaki ağrı kaybının ne kadar süreceğini tahmin edinceye kadar takip gerekir.

Omurga tümörlerinin çoğu vücudun diğer bölümlerinden yayılan metastazlar olup en sık meme, prostat ve akciğerden olur.

Belirtileri Nelerdir?

Semptomlar tümörler sinirler sinirleri komprese ettiğinde veya omurga yapılarını zayıflattığında ortaya çıkar. Tuvaletini kaçırma ve kalça bölgesinde hissizlik tümör sebebiyle omurilik basısının uyarıcı işaretleri olarak düşünülebilir. Bilinen bir tümörü olan hastalarda sırt ağrısı omurga metastazlarını değerlendirmek için kemik sintigrafisi gerektirebilir.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Omurga metastazlarının tedavisinde ilk amaç ağrıyı azaltmak ve nörolojik bozuklukları engellemektir. Bu tümörler ilaç, cerrahi, konvasiyonel radyoterapi veya radyocerrahi ile tedavi edilebilir.

İlaç Tedavisi

Steroidler tümörün çevresindeki iltihabı azaltmaya yardımcı olur. Bu tedavi tümörü etkilemez fakat iltihabın azaltılması omuriliğe bası yapan toplam kitle hacmini azaltmış olur.

Cerrahi

Ciddi omurilik basısı yapan veya omurgayı çöktüren tümörlerde genelde kemiğin tamir edildiği ve füzyon denen omurga kaynamasının yapıldığı açık cerrahi tavsiye edilir.

Konvansiyonel Radyoterapi

Konvansiyonel radyoterapi omurgayı etkileyen ağrılı metastazlar için standart tedavidir. Tümör çevresindeki sağlıklı dokuda oluşan yan etkiler dahil olmak üzere birçok dezavantajı vardır ve tedavi CyberKnife radyocerrahisi ile karşılaştırıldığında daha uzundur. Ayrıca bazı metastatik tümör tipleri standart radyoterapiye az cevap verirken daha kuvvetli CyberKnife tedavisi ile iyi kontrol edilebilirler.

Stereotaksik Radyocerrahi

Cybrknife, diğer radyocerrahi sistemlerinde hastaların iskeletine tutturulan sert metal çerçeveye ihtiyaç duymadan, omurga tümörlerini yüksek doz radyasyon ile kuvvetli şekilde tedavi eder. Bu özellik tedavi işlemi sırasında tümör lokasyonunu takip eden ileri görüntüleme yöntemi ile mümkündür.

CyberKnife üst boyun bölgesindeki tümörlerde hastanın kafatası anatomisini referans noktası olarak kullanarak lokasyon takibi yapar. Diğer bölgeler için metal işaretleyici?....

CyberKnife, eğer oldukça düzgün sınırlıysa ve çok büyük  değilse-150 cm3 ve daha küçük- çoğu omurga tümörünü tedavi edebilir. hem iyi hem kötü huylu tümörleri tedavi edebilir. Omurga metastazlarının tedavisi aynı zamanda metastazı yapan kanserin tipine, nörolojik şikayetlerine süresine ve tümör lokasyonuna bağlıdır.

Genel olarak radyocerrahi, daha önce konvansiyonel radyoterapi ile tedavi edilmemiş tümörlerde en güvenli ve en kolaydır. Fakat CyberKnife, radyasyonun tümör bölgesine gitmesini sağlayan sınırı çizilmiş radyasyon ışınları kullandığı için, daha önce ışınlanmış olan omurga tümörlerinde bile iyi sonuçlar vermektedir.

Omuriliğin radyasyon toleransı düşük olduğu için konvansiyonel radyoterapi ile kullanılan doz miktarı, cerrahi uygulanamayan hastalarda, genellikle konvansiyonel radyoterapi uygulanmasına engel oluşturur. CyberKnife ile yapılan omurga radyocerrahisi ise belirli tip iyi huylu hastalıklarda cerrahi ve konvansiyonel radyoterapiye etkin bir alternatif oluşturur.

Myeloma, lenfoma, osteosarkom ve Ewing sarkom gibi kötü huylu omurga tümörleri genellikle kemoterapi ve konvansiyonel radyoterapi kombinasyonu ile tedavi edilir. İzole tümörlerde ve konvansiyonel tedaviden sonra tekrar büyüyen tümörlerde radyocerrahi çok etkilidir.

Kondrosarkom, hemanjioblastom ve ependimom gibi düşük grade’li  kötü huylu omurga tümörleri tipik olarak cerrahi ile tedavi edilir. Belli vakalarda CyberKnife bu tümörler için etkili olabilir. CyberKnife, ayrıca, von Hippel Lindau hastalığı gibi birden fazla omurga tümörü oluşum riski yüksek olan genetik hastalığı bulunan vakalarda ve klinik şartlara bağlı olarak diğer tümör tiplerinde de etkili olabilir.

Omurga Tümörlerinde CyberKnife Tedavisi İşlemi Nedir?

CyberKnife omurga tedavisi ayaktan işlem olup anestezi gerektirmez ve yaklaşık 1-2 saat sürer. Yatarken ağrısı olan hastalarda ağrı kesicilerini her tedaviden önce alması istenir.

Tedavinin hiçbir yan etkisi yoktur. Alt sırt bölgesine tedavi alan hastalarda ışın barsaklardan geçtiği için hafif bulantı olabilir ve bu hastalara tedavi öncesi bulantı için ilaç verilir. Hastalar tedaviden sonra direk evlerine dönerler ve bekahat dönemi gerekmez. Bazen tedavi 3-5 seanslık bölüm halinde yapılarak daha yüksek doz radyasyon kullanılması sağlanır. Seans sayısı her hasta için ayrı değerlendirmeyle belirlenir.

Göz tümörleri, veya oküler kanserler, retina, iris ve optik sinir gibi gözün değişik bölümlerini etkileyebilir. Üveal melanoma erişkinlerde en sık primer göz kanseridir. Sıklıkla belirti vermeden ortaya çıkar ve karaciğere, akciğere ve deriye yayılma riski taşır. Üveal melanoma tanısı en iyi indirek oftalmoskopi denen inceleme ile yapılır.

Belirtileri Nelerdir?

Değişik tip göz tümörlerine göre belirtiler farklılık gösterir. Göz tümörlerinin bazı en sık tipleri ve eşlik eden belirtiler:

  • Melanomalar erken dönemde belirti vermez fakat tümör büyüyünce görme problemleri, retinada yapışma, kanama ve ağrı yapabilir.
  • Koroidal hemanjiyomlar gözün damarlardan oluşan ve kanser olmayan tümörleri olup görme kaybı ve retinada yapışma yaparlar.
  • Koroidal nevüs gözde derideki bene benzer lekedir ve görme kaybı yapar.
  • Konjuktival tümörler gözün dış yüzeyinde büyür ve ağrı ve görme problemleri yaparlar.
  • Göz kapağı tümörleri şişlik, ağrı, görmede azalma ve gözyaşı kanalının fonksiyonu ile ilgili problemlere yol açabilir.
  • Orbital tümörler göz küresinde oluşur ve gözde bombeleşme ve retinada yapışıklık yapabilir.

Tümörler ve iltihaplar gözün arkasında oluşabilir. Genellikle gözde proptozis denen bombeleşmeye sebep olurlar. Proptozisin en sık sebepleri tiroid hastalıkları ve lenfoid tümörlerdir.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Oküler melanomanın tedavisi etkilenen göz bölgesine ve vücudun diğer bölümlerine yayılıp yayılmadığına bağlıdır. Genelde cerrahi ve radyoterapi ile tedavi edilir. Ayrıca küçük radyoaktif metal bir parçanın tümörün yakınına yerleştirildiği plak tedavisiyle de tedavi edilebilirler. Stereotaksik radyocerrahi başka bir tedavi seçeneğidir.

Cerrahi

Oküler melanoma cerrahisi enüklasyon denen işlemle gözün bir bölümünün veya tamamının çıkarılmasını içerir. Bu tedavi büyük tümörlerde veya diğer tedavi yöntemleri uygun olmadığında gerekebilir. Tüm göz çıkarıldığında yerine protez göz yerleştirilebilir. Oküler tümörlerin tedavisinde cerrahi standarttır.

Radyoterapi

Radyoterapi tek başına veya cerrahi sonrasında kullanılabilir. İki çeşit radyoterapi vardır: eksternal ve internal. Her ikisi de özel tip radyasyon kullanarak kanser hücrelerini öldürür.

Plak tedavisi olarak bilinen internal radyoterapide küçük radyoaktif metal parça tümör bölgesi yanına yerleştirilir ve 7 gün sonra çıkartılır.

Eksternal radyoterapide ise hata payı düşük enerji ışınları kullanılarak çevre dokuya hasar azaltılır ve tipik olarak göz küresindeki tümörlerin tedavisinde kullanılır.

Radyoterapinin oküler melanoma tedavisinde etkin olduğu gösterilmiştir fakat yan etkileri olabilir. Kırmızı ve kuru gözler en sık yan etkidir. Bazen katarakt oluşabilir fakat cerrahi ile düzelir. Kirpiklerde kısalma ve kayıp olur. Optik sinir hasarı, glokom ve retinada anormal damar oluşumu nadir yan etkilerdir.

Stereotaksik Radyocerrahi

Birçok radyocerrahi sistemi değişik radyasyon kaynakları ile yüksek doz radyasyon tedavisi yapabilir. Hemen hemen tüm sistemlerde hastanın başına metal çerçeve vidalanarak başın hareket etmemesi ve tümörün tam hedeflenmesi sağlanır. Bu işlemde lokal anestezik kullanılır ve çerçeveler ağrılı ve rahatsız edicidir.

CyberKnife çerçeve yerleştirilmesini gerektirmeyen tek radyocerrahi sistemidir ve yüksek doz radyasyonu tümöre ulaştırırken sağlıklı dokuyu korur. Oküler ve orbital tümörler beyindeki kritik dokulara yakın olduğu için CyberKnife radyasyon ışınlarını iletme yapısı açısından etkin bir tedavi yöntemidir. Bu tümörler hastanın yaşam kalitesini etkilediği için CyberKnife hastanın görme yetisini koruyabilecek etkin bir tedavi seçeneğidir.

Dünyada en sık görülen kanser olan akciğer kanseri ülkemizde en sık ölüme sebep olan kanser türüdür. Primer akciğer kanserlerinin büyük çoğunluğu kötü huyludur ve karsinomalar denir.

Belirtileri Nelerdir?

Akciğer kanserleri öksürük, nefes darlığı, kanlı balgam, hırlama, açıklanamayan kilo kaybı, zatüre ve diğer enfeksiyonlarla ortaya çıkar. Kemiklere veya göğüs duvarına doğru büyüyen veya diğer bölgelere yayılan tümörler ağrıya yol açabilir. Kesin tanı için biyopsi, x-rays ve BT incelemeler kullanılır.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Eğer genel sağlık durumları iyiyse cerrahi ile tedavi edilen evre 1 ve 2 akciğer kanserleri iyi sonuçlar verir. Cerrahi için sağlık durumu kötü olan hastalarda ise radyoterapi etkin bir alternatif olabilir. Daha ileri evreler cerrahi şansı açısından bireysel olarak değerlendirilmelidir.  Genel olarak tedavi kombine kemoterapi ve radyoterapi ile önerilir.

Cerrahi

Bazı hastaların tümörü cerrahi ile çıkarılabilecek kadar küçüktür. Fakat hastaların cerrahiyi engelleyen medikal problemleri olduğunda veya cerrahiyi kabul etmediklerinde CyberKnife gibi önemli tedavi seçenekleri alternatif oluşturur.

Stereotaksik Radyocerrahi

CyberKnife gibi stereotaksik radyocerrahi sistemleri akciğer tümörlerini etkin şekilde tedavi eder ve yan etkileri çok düşüktür. Uzun dönemli etkinliğini belirlemek için devam eden çalışmalar mevcut olup erken sonuçlar güvenilir ve ümit vericidir.

Akciğer Tümörleri için CyberKnife Tedavi İşlemi Nedir?

Eski radyocerrahi sistemlerinde tedaviden önce tümörün içine veya yakınına, tedavi sırasında tümör lokasyonunun belirlenmesini sağlayan 3-6 adet küçük metal işaretleyici yerleştirilmesi gerekirken sahip olduğumuz son teknoloji CyberKnife cihazı sayesinde bu işaretleyicilere ihtiyaç duyulmadan hastalar tedavi edilebilmektedir. Hastalara BT görüntüleme alınarak tedavi planlanır.

Çoğu CyberKnife hastasında yan etki az olup genelde halsizlik görülebilir. Kuru bir öksürük olabilmekle beraber kısa sürede geçmektedir. Radyasyona bağlı pnömoni olarak adlandırılan akciğer iltihabı daha çok büyük tümörleri tedavi ederken görülebilir. Genelde kendiliğinden geçer ve nadiren tedavi gerektirir. Göğüs kafesinin merkezine yakın tümörlerde büyük kan damarlarına ve hava yollarına ulaşan radyasyon miktarını azaltmak için dikkat edilmelidir.

Prostat erkeklerin alt karın bölgesinde yerleşimli, penis içinden idrar ve meni akışını kontrol eden ceviz şeklinde bir organdır. Prostat kanseri erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık ölüm sebebidir. Prostat kanserinin tek bir sebebi olmayıp birçok risk faktörü içermektedir:

  • Yaş: İleri yaşta daha sık görülür.
  • Irk: Bilinmeyen sebeplerle siyahlarda daha fazla görülür. Asyalı erkeklerde risk daha düşüktür.
  • Beslenme: Kırmızı et gibi günlük tüketilen ürünler riski arttırırken birçok çalışma vitamin E ve likopen gibi kaynakların riski azalttığını göstermektedir.
  • Hareketsizlik
  • Ailede prostat kanseri öyküsü

Belirtileri Nelerdir?

Erken dönem prostat kanseri hiç belirti vermez. Yaşlı hastalarda sık idrara gitme olabilir fakat bu şikayet iyi huylu prostat büyümesinde de görülebilir. Ağrı ve kanama genelde erken dönemde ortaya çıkmaz.

Prostat kanserinden, kanda ölçülen ve prostat spesifik antijen denen bir madde yüksek çıkarsa veya parmakla makat muayenesinde hissedilen nodül gibi bir anormallik bulunursa şüphe edilebilir. Ancak prostat kanseri tanısı ancak biyopsi ile yapılır.

Ürologlar biyopsiyi genelde ayaktan bir işlem olarak uygularlar. Makattan yerleştirilen ultrason probu rehberliğinde kullanılan bir iğne ile prostat bezinin değişik bölümlerinde 10-12 küçük doku örneği alınır. Bazen kemik sintigrafisi, BT veya MR inceleme gibi ek görüntüleme testleri yapılarak spesifik tanıya bağlı inceleme ve evreleme yapılır.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Prostat kanseri cerrahi, radyoterapi veya brakiterapi denen ve bazen radyoterapi ile beraber kullanılan bir yöntem ile tedavi edilebilir.

Spesifik bir prostat kanseri tedavisi hakkında kanıtlanmış veri yoktur. Çalışmalar tüm tedavi yöntemlerinin eşit etkinlikte olduğunu göstermektedir. Tedavi seçenekleri teknik yapıları ve potansiyel yan etkileri açısından farklılık göstermektedir. Üç tedavi seçeneği için de uygun olan hastalar doktorlarının yardımı ile seçimlerini yapmalıdır.

Cerrahi

Hastalara radikal prostatektomi denen, prostat bezinin tamamen çıkarıldığı ve yakın komşuluğundaki lenf nodlarından da biyopsi yapılan cerrahi tedavi önerilebilir. İşlem genelde genel anestezi ve 3 gün hastanede kalmayı gerektiren 3-4 saatlik bir ameliyattır. Evdeki nekahat dönemi birkaç hafta sürer ve ilk 2 haftasında idrar torbasına, penis içindeki üretra denen yapı içinden Foley kateter yerleştirilmesi gerekmektedir. Olası uzun dönem yan etkileri düşük idrar kaçırma ve sertleşememe riskidir.

Eksternal radyoterapi

Eksternal radyoterapi alan hastalara 7-8 hafta boyunca günlük radyasyon verilir. Tedaviler ayaktan olur ve günlük her biri yaklaşık 15 dakika sürer.

Eksternal radyoterapi 3 boyutlu konformal veya yoğunluk ayarlı radyoterapi adını alır. Yoğunluk ayarlı radyoterapi, radyasyon ışınlarının konvansiyonel radyoterapiye göre daha iyi hedeflenmesini sağlar. Calypso adı verilen sistem ile prostatın işlem sırasında takibi ve lokasyonunun monitörize edilmesi sağlanarak her tedavide daha iyi doğruluk payı elde edilir  . Fakat yoğunluk ayarlı radyoterapide, tedavi sırasında prostat hareketini düzeltme özelliği olmadığından prostat çevresindeki sağlıklı dokuya olası radyasyon hasarı engellenemez. Potansiyel yan etkiler geçici rektal ve üriner tahriş ile uzun dönemde sertleşme fonksiyonunda bozulmadır.

Brakiterapi  

Brakiterapi ile prostat bezi içine küçük radyoaktif parçalar yerleştirilir ve tümör hücreleri tahrip edilir. Ultrason cihazı eşliğinde bacakların arasından sokulan iğne ile yerleştirilir. Nadir vakalarda geçici Foley kateter gerekebilir. Hastalar aynı gün eve dönerler. Potansiyel yan etkiler aylarca sürebilen üriner tahriş ve uzun dönemli sertleşme fonksiyonunda bozulmadır.

Stereotaksik Radyocerrahi

Yoğunluk ayarlı radyoterapi gibi CyberKnife da radyasyon ışınlarını prostat bezinin şekline göre ulaştırır. Ancak CyberKnife ışınları daha iyi odaklamada ve çevre sağlıklı dokuyu korumada yoğunluk ayarlı radyoterapiye göre daha üstündür. Örneğin CyberKnife solunum gibi normal hasta hareketlerini daha iyi kompanse ederek tüm işlem boyunca prostatı tam hedefler ve çevre sağlıklı dokuya hasarı azaltır. Bu hata payı seviyesi tedavinin, küçük sayıda seansta günlük yüksek doz radyasyon ile yapılmasını sağlar. Konvansiyonel radyoterapide 2 aylık periyotta 41 seans gerekirken CyberKnife 5 günlük seans ile tedavi yapabilmektedir. Bu farklılık CyberKnife’ın yüksek doz radyasyon uygulayabilme yeteneğiyle sağlanmaktadır.

Prostat Kanseri Tedavisinde CyberKnife Tedavi İşlemi Nedir?

Potansiyel yan etkileri standart radyoterapi ile aynı olup erken ve geç dönem olarak sınıflanır. Sertleşme fonksiyonunda bozulma gibi geç yan etkiler aylar boyunca devam eder ve kalıcı olabilir. Erken yan etkiler tedaviden sonraki ilk birkaç ayda ortaya çıkar. Genelde geçici olup tedavi tamamlandıktan sonra yol olur. Bunlar:

  • İdrar yapmada sıklık ve idrar tutmada zorluk
  • Gece idrara kalkma
  • İdrar yapma sırasında yanma
  • Barsak hareketlerinde artma ve büyük abdestide tutmada zorluk
  • Hemoroidlerin tahrişi

Yan etkiler konvansiyonel radyoterapi ile aynı fakat özellikle brakiterapiye göre sayıca daha azdır. Bu da CyberKnife’ın tümör bölgesindeki sağlıklı dokuyu koruyabilme özelliğinden kaynaklanır.

Karaciğer kanserinin birçok formu mevcut olup hepatik kanser de denir. Eğer tümör hücreleri karaciğer hücrelerinden orjin alırsa primer karaciğer tümörü denir. Kanser hücrelerinin vücudun diğer bölümlerinden taşınmasıyla oluşan tümörler metastazlar olup daha sıktır. Metastatik karaciğer tümörleri kolon, akciğer, meme, mide ve pankreas olmak üzere değişik bölgelerden yayılabilir.

Karaciğer tümörleri benign (iyi huylu, kanser olmayan ve vücudun diğer bölümlerine yayılmayan) ve malign (kötü huylu ve diğer organlara yayılabilir) olabilir. Primer malign karaciğer tümörlerinin çoğu hepatoselüler karsinomadır.

Belirtileri Nelerdir?

  • Abdominal kitle
  • Abdominal ağrı
  • Kusma
  • Anemi
  • Sırt ağrısı
  • Sarılık
  • Kaşıntı
  • Kilo kaybı
  • Ateş

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Tümörün evresine ve tipine bağlı olmak üzere birçok tedavi seçeneği mevcuttur.

Cerrahi

Rezeksiyon denen, tümörün cerrahi olarak çıkarılması işlemi organ içinde geniş alana yayılmamış tümörlerin tedavisi için en sık kullanılan yöntemdir. Cerrah karın duvarında geniş bir kesi yapar ve karaciğerin tümörü içeren bölümü ile çevresindeki sağlıklı dokunun bir bölümü çıkarılır. Rezeksiyon primer karaciğer tümörleri için %60-75, metastatik karaciğer tümörleri için ise %25-39 oranında 5 yıllık sağkalım sağlar. Karaciğer kanseri hastalarının %70-80’i ise hastalıkları çok ilerlemiş olduğundan ve/veya karaciğer fonksiyonları çok zayıflamış olduğundan cerrahi için uygun değildir.

Cerrahi ile enfeksiyon, kanama, solunum ve kardiak problemler gibi komplikasyonlar oluşabilir. Hastaların %2-6’sı karaciğer kanseri cerrahisi sonucu ölür. Cerrahi gerekli tek tedavi olabileceği gibi kanseri yaygın veya primer tümörü ileri evrede olan hastalarda kemoterapi veya radyoterapi ile kombine edilebilir.

Radyoterapi

Eksternal radyoterapi olarak da bilinen konvansiyonel radyoterapi, hasta nefes aldığında oluşan tümör hareketini de hesaplayabilmek için geniş radyasyon alanları kullanır. Geniş radyasyon alanı hem tümörü hem de belirgin miktarda çevre sağlıklı dokuyu etkilediği için tedavi birçok haftalar boyunca küçük dozların verildiği 30-40 seansa bölünür.

Bu tedavi, radyasyona bağlı olan ve tedavinin ilk birkaç haftasında görülebilecek karaciğer hastalıkları yapabilir. Çoğu ciddi vakada bu durum karaciğer yetmezliğine yol açabilir. Son medikal raporlar hasta sağkalım oranının bir yıl sonra %47-95 ve beş yıl sonra %11-25 arasında değiştiğini göstermiştir. Sonuçlar genelde küçük tümörler yüksek dozlarla tedavi edildiğinde daha iyidir.

Kemoterapi

Kemoterapi kanser hücrelerinin tüm vücutta yerleştiği veya hastanın kanı ve vücut sıvılarında bulunduğu düşünüldüğünde kullanılır ve bu durumlar metastatik tümörler ve ileri evre karaciğer kanseri ile ortaya çıkar.

Kemoterapi oral (ağız yoluyla) veya intravenöz (damar yoluyla) verilir ve tek tedavi veya diğer tedavi seçenekleriyle kombine olabilir. Kemoterapi hem kanser hücrelerini hem normal dokuyu etkiler ve hastalarda ciddi bulantı-kusma, enfeksiyon, halsizlik ve kilo kaybı olur. Medikal çalışmalar kemoterapinin ilerlemiş primer karaciğer kanserlerinde klinik fayda veya sağkalımda uzama sağladığını göstermemiştir.

Stereotaksik Radyocerrahi

Stereotaksik radyocerrahinin tümörleri tam olarak hedeflenmiş radyasyon ile tedavi etme yeteneği karaciğer kanseri hastalar için önemli bir avantajdır. 1 mm’den daha az isabet hata payı ile radyocerrahinin çevre sağlıklı dokudaki etkisi minimaldir.

Bu hata payı seviyesi karaciğer tümörlerinin yüksek doz radyasyon ile tam hedeflenmesini sağlar ve bu durum gerekli tedavi sayısını belirgin şekilde düşürür ki 30-40 seanslık haftalar süren tedavi sistemleri ile mukayese edildiğinde  3-5 seanslık çok kısa bir tedavidir.

Radyocerrahinin diğer bir avantajı da tümörleri gerçek zamanlı olarak takip edebilme yeteneğidir. Bu durum radyasyon ışınları otomatik olarak tümöre lokalize edilebildiği için hastanın her seansta rahatça nefes alabilmesidir.

Kateter ile Kemoembolizasyon

Cerrahi veya radyoterapi uygulanamayan karaciğer kanserli hastalar kateter ile kemoembolizasyon uygulanarak tedavi edilebilir. Minimal invaziv bu yöntem ile direk tümör tedavisi yapılır.Tümörün incelenmesi için gerçek zamanlı x-ray görüntüleri kullanılırken küçük bir kesiden kateter yerleştirilerek tümörü besleyen arter içinde ilerletilir. Kemoterapi ilaçlarının ve damarı tıkamak için küçük katı partiküllerin kombinasyonu tümör içine enjekte edilir. Partiküller damarı tıkayınca tümöre kan gitmesi engellenir ve tümör hücreleri oksijen alamadığı için ölür.

Kateter ile kemoembolizasyon 10-12 ay arayla tekrarlanabilir ve diğer tedavi yöntemleriyle birleştirilebilir. Bu tedavi çok ilerlemiş sirozu, safra kanallarında tıkanıklığı ve karaciğere kan getiren damarlarda tıkanıklığı olan hastalarda uygun olmayabilir.

Mikroküre Tedavisi

Mikroküre tedavisi karaciğer tümörü embolizasyonunun yeni bir formu olup tümöre giden kan akımı engellenir. Milyonlarca mikroskopik radyoaktif cam küreler tümörü besleyen damara enjekte edilir. Bu küreler karaciğerin kılcal damarları içinde birikir ve tümöre itriyum radyasyonu verir.

Radyofrekans Ablasyon

Bu tedavide tümör içine yerleştirilen iğne benzeri bir prob ile radyofrekans dalgaları verilir ve oluşan ısınma ile tümör hücreleri yok edilir. Radyofrekans ablasyon genellikle küçük karaciğer tümörleri için kullanılır. Radyofrekans ablasyon ayaktan bir işlem olup kısa süreli hastanede kalma gerektirebilir. Bu tedavi primer karaciğer kanserlerinin tedavisinde kemoterapi ile beraber kullanılabilir.

Üst karın bölgesinde midenin arkasında yerleşimli olan pankreas besinleri sindiren enzimleri ve vücut fonksiyonlarını düzenleyen insülin gibi hormonları salgılar. Pankreatik kanser pankreas içinde kötü huylu hücrelerin anormal büyümesidir.

Pankreas içinde değişik hücre tipleri mevcut olup pankreatik kanserin de birçok tipi mevcuttur. En sık görülen tipi tedavisi en zor olan ve en ölümcül olan adenokarsinomdur. Sağkalım oranları adenokarsinom olmayan kanserler için daha iyidir. Tedavisi zordur çünkü pankreatik kanser tümör ilerleyinceye kadar ve pankreasın dışına yayılıncaya kadar çok belirti vermez.

Belirtileri Nelerdir?

Pankreatik kanserin erken belirtileri o kadar hafiftir ki genelde önemsenmez. En sık erken belirtiler iştah kaybı, hafif kilo kaybı ve üst karın veya sırtın orta bölgesinde bir rahatsızlık hissidir. Bu belirtiler başka birçok sebeple olabileceği için erken belirtiler genelde önemsenmez. Kanser ilerleyince sarılık ve midenin tıkanmasına bağlı bulantı veya şişkinlik gibi sindirim problemleri ortaya çıkar. Geç dönemlerde üst karın bölgesinde sertlik olur.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Pankreatik kanser tedavisi cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonundan oluşur. Erken dönem tümörler tedaviye daha iyi yanıt verir.

Cerrahi

Özellikle yayılım göstermemiş erken dönem vakalarda Whipple yöntemi ile tümör cerrahiolarak çıkarılır. Zor ve riskli olsa da uzun dönem sağkalım için en iyi seçenektir. İnce barsağı besleyen kritik kan damarlarını tutan vakalarda ve diğer sağlık problemlerinde hastalar Whipple yöntemi için iyi aday olmayabilirler.

Stereotaksik Radyocerrahi

Stereotaksik radyocerrahi pankreatik kanseri yüksek doz radyasyon ile tedav eder. Bölgesel olup yayılım göstermeyen pankreatik kanserlerin tedavisinde CyberKnife’ın etkinliğini araştıran klinik çalışmalar devam etmektedir. Fakat erken sonuçlar ilerlemiş pankreatik kanser vakalarında CyberKnife radyocerrahi tedavisinin iyi tolere edildiğini ve klinik yarar sağladığını göstermektedir.

  • Böbrek Tümörleri
  • Baş-Boyun Tümörleri
  • Metastazlar (Akciğer, Karaciğer, vb)
  • İkinci ışınlamalar

Böbreklerde değişik tiplerde kanser gelişebilir. Renal hücreli karsinom en sık tipidir ve tüm vakaların %85’ini oluşturur. Böbrek tübüllerinde tümör halini alan kanser hücreleri oluşturur. Birçok vakada tek tümör gelişirken tek veya iki böbrekte birden fazla tümör de gelişebilir.

Böbrek kanserlerinin %6-7’si renal pelviste başlar ki renal pelvis böbreğin, idrarı idrar torbasına taşıyan tüp yapı (üreter) ile birleştiği noktadır. Bu tümörlere transisyonel hücreli karsinomlar denir ve renal hücreli karsinomu yapan kanser hücrelerinden farklıdır. Araştırmalar transisyonel hücreli kanserlerin sigara sebebiyle olduğunu göstermektedir.

Böbrek tümörlerinin erken tanısı hastanın sağkalım şansını belirlemek açısından önemlidir. Erken evrede saptanan tümörler tedaviye iyi yanıt verir ve sağkalım oranları yüksektir. Büyüyerek kan veya lenfatik sistem yoluyla vücudun diğer bölümlerine yayılan tümörlerde tedavi zor ve ölüm oranı yüksektir.

Belirtiler Nelerdir?

Renal hücreli karsinomanın primer belirtileri:

  • Ateş
  • Hipertansiyon
  • Travmaya bağlı olmayan yan veya sırt ağrısı
  • Halsizlik
  • İdrarda kan
  • Hızlı, açıklanamayan kilo kaybı
  • Bacaklarda ve bileklerde şişlik

Transisyonel hücreli kanserlerin de belirtileri aynı olup  idrarda kan (hematüri) ve yan-sırt ağrısıdır.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Böbrek tümörleri için en iyi tedaviyi, hastanın yaşı ve hastalığın yayılımını içeren genel sağlık durumu da dahil olmak üzere, birçok faktör belirler. Tedavi seçenekleri:

  • Cerrahi
  • Kemoterapi
  • Radyoterapi
  • Hormon tedavisi
  • İmmünoterapi
  • Stereotaksik radyocerrahi

Cerrahi ile primer tümörün çıkarılıp vücutta kalmış olabilecek kanser hücrelerinin öldürülmesi için radyoterapi veya kemoterapi yapılması gibi, iki veya daha fazla tedavi seçeneği birleştirilebilir.

Cerrahi

Cerrahi renal hücreli karsinom için standart tedavi yöntemidir. Hastalığın evresi ve hastanın genel sağlık durumu açısından birçok seçenek vardır. Radikal nefrektomi ile tüm böbrek, böbrek üstü bezi, biraz çevre doku ve hastalığın ne kadar yayıldığına bağlı olarak yakındaki lenf nodları çıkartılır. Böbreğin üst veya alt polüne sınırlı daha küçük tümörlerde, böbreğin bir bölümünü çıkarmak için parsiyel nefrektomi yapılabilir. Bu işlem ayrıca, her iki böbreğinde renal hücreli karsinom bulunan veya tek fonksiyone böbreği olan hastalar için de kullanılabilir.

Arteriyel embolizasyon olarak bilinen bir işlem ciddi kalp hastalığı olan hastalar gibi cerrahi işlem yapılamayan hastalar için kullanılabilir. Kasıktan kanserli böbreğe kan sağlayan artere bir kateter yerleştirilerek kan akımını engelleyecek bir materyal verilir ve böylece beslenmesi bozulan kanserin ve böbreğin hasarı sağlanır. Daha sonra hasta cerrahi uygulanabilir hale gelirse böbrek çıkartılır.

Cerrahi ile Oluşabilecek Komplikasyonlar:

  • Dalak, pankreas, kalın ve ince barsak gibi çevre organlara ve kan damarlarının hasarlanması
  • Kalan böbrekte yetmezlik
  • Cerrahi sırasında veya sonrasında ağır kanama
  • İnsizyonel herni (organ ve dokuların karın duvarındaki kesi bölgesinden fıtıklaşması)
  • Enfeksiyon
  • Pnömotoraks (havanın akciğer çevresindeki zarlar arasında birikmesi)

Tümörün tekrar büyümesi vakaların %0.5’inde görülür. Metastaz olduğunda hastanın prognozu yayılımın genişliğine ve böbreğin çıkarılması ile metastazın ortaya çıkması arasında geçen süreye bağlıdır. Tüm evreler kombine edildiğinde renal hücreli karsinom için 5 yıllık sağkalım oranı %40-45’dir. Eğer hastalık nüksederse ve bu birkaç küçük alana sınırlı kalırsa tekrar cerrahi önerilebilir. Radyoterapi, immünoterapi veya kemoterapi belirtileri gidermek için cerrahi ile kombine edilebilir.

Kemoterapi

Kemoterapi tümör hücrelerini tahrip etmek için kimyasallar kullanır. Fakat renal hücreli karsinom kemoterapiye oldukça dirençlidir. Renal hücreli kansere daha etkin kemoterapi ilaçları bulmak için çalışmalar devam etmekte ve birçok ilaç test edilmektedir.

Renal hücreli kanseri tedavi etmek için kullanılan FDA onaylı bazı ilaçlar hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve hastanın sağ kalımını arttırabilir. Bu ilaçlar yüksek kan basıncı, kalp ve karaciğer problemi, kanama bozuklukları veya diğer böbrek problemleri olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Kemoterapi döküntü, halsizlik, ağız yaraları, ishal ve bulantı gibi yan etkiler yapabilir.

Radyoterapi

Radyoterapi tümörü küçültmek ve kanser hücrelerini tahrip etmek için yüksek enerjili ışınlar kullanır. Eksternal radyoterapide hedeflenen ışın vücuda verilir.

Sadece radyoterapinin renal hücreli karsinomun tedavisindeki başarı oranı düşüktür ve ishal, bulantı, halsizlik, başağrısı, akciğer ve solunum problemleri ve deri irritasyonu gibi yan etkiler yapar.

Radyoterapi daha çok radikal veya parsiyel nefrektomi sonrasında vücutta kalan kanser hücrelerinin tahrip edilmesi için takip tedavisi olarak kullanılır. Radyoterapi ayrıca ameliyat olamayan veya yaygın metastatik hastalığı olan vakalarda ağrıyı ve kanamayı azaltmak için kullanılabilir. Bu vakalarda tam iyileşme şansı yoktur ve tedavi hastanın konforunu arttırmak için yapılır.

Stereotaksik Radyocerrahi

Böbrek tümörleri için radyocerrahi noninvazivdir ve konvansiyonel radyoterapiye göre komplikasyon riski daha düşüktür. Cerrahiyi kabul etmeyen veya medikal olarak ameliyat olamayan tümörlü hastalarda radyocerrahi önemli bir tedavi seçeneği olabilir. CyberKnife 1-5 seansta yüksek doz radyasyon vererek küçük böbrek tümörleri için etkin bir tedavi olabilir. CyberKnife, tümörü tüm işlem boyunca hedefleyerek ve çevre sağlıklı dokuya hasarı azaltarak, normal hasta hareketlerini kompanse etme yeteneğine sahiptir. Bu özellik, tedavi sırasında, solunum gibi normal hasta hareketine bağlı olarak yer değişimi gösteren böbrek tümörlerinin tedavisinde önemlidir. CyberKnife ile radyocerrahi renal hücreli kanserlerin sıkça görülen omurga metastazları için de oldukça etkin bir tedavi seçeneğidir.

Beyin metastazı genellikle kan yoluyla vücudun başka bir kanseröz tümöründen beyne ulaşan kanser hücrelerinden beyin tümörüdür. Beyin metastazı kanser hastalarının %20-40’ında görülür. %75 hastada birden çok lezyon olur.

Beyin metastazının en sık kaynaklandığı durumlar erişkinlerde akciğer, meme ve deri kanserleridir. Hastaların yaklaşık %15’inde metastazın kaynağı bulunamaz. Hemen her sistemik kanser beyne yayılabilir. Beyin metastazının kaynağının belirlenmesi en etkili tedavinin seçilmesi açısından önemlidir.

Belirtileri Nelerdir?

Beyin metastazlarının 2/3’ü belirti üretir. Belirtiler kafa içindeki basıncın artışı, tümör tarafından beyin dokusunun hasarlanması veya her ikisine bağlıdır. Metastatik tümörler genelde sıvının beyin dokusu içinde biriktiği ve beyin fonksiyonlarının bozulduğu şişmeye yol açarlar.

Artmış intrakranial basınç ise nonspesifik belirtiler oluşturur ki bunlar:

  • Başağrısı
  • Bulantı
  • Kusma
  • Bilişsel, kişilik ve davranışsal değişiklikler
  • Uyku hali

Fokal irritasyon olarak bilinen hasarlanmış beyin dokusu nöbet, paralizi, görmede azalma, epileptik nöbet ve tümör lokasyonuna bağlı çeşitli nörolojik kayıplara yol açabilir.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Tedavi seçenekleri genelde tümör lokasyonu ve tipi, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu ve kanserin vücudun diğer bölümlerindeki durumuna bağlıdır.

Oral Steroid Tedavisi

Oral steroid tedavisi şişmeyi ve buna bağlı belirtileri azaltır. Kısa dönemde etkiliyken beyin metastazlarının uzun dönemli tedavisinde etkili değildir. Zamanla steroidlerin etkisini sağlamak için yüksek dozlar gerekir. Doz arttıkça rahatsızlık verici yan etkiler de artmaya başlar.

Güvenle ulaşılabilecek tek beyin metastazı olan ve vücudunda başka yerde kanser bulunmayan hastalarda açık cerrahi fayda sağlayabilir. Bu vakalarda, agresif cerrahi tümör çıkarımı radyoterapiye göre daha iyi sonuç verir. Cerrahi ayrıca doktorlar için metastaz tanısını doğrulayacak ve tümör kaynağını belirleyecek doku sağlar. Cerrahinin riski hastanın sağlığı ve tümör lokasyonuna göre değişir.

Tüm Beyin Radyoterapi

Beyin metastazı olan hastaların büyük çoğunluğunda tüm beyin ışınlaması olarak tanımlanan radyoterapi ortak bir tedavi şeklidir. Hastalar birçok hafta boyunca günlük radyasyon tedavisi alır. Tüm beyin ışınlaması beyin metastazlarını belirgin şekilde küçülterek eşlik eden belirtileri geçirir.

Ancak tüm beyin ışınlaması sıklıkla tümörleri tamamen ortadan kaldıramaz ve tekrar büyüme çok görülür. Ayrıca radyasyondan kaynaklanan hasarı azaltmak için tedavi uzun zaman periyoduna yayılsa da beyin fonksiyonlarını etkileyen yan etkiler olabilir ve zaman içinde daha ciddi hale gelir.

Bazı vakalarda tüm beyin ışınlaması stereotaksik radyocerrahi ile beraber kullanılır. Fakat birçok uzman radyocerrahinin tek mi yoksa konvansiyonel radyoterapi ile beraber kullanıldığı zaman mı daha iyi sonuç verdiği konusunda hala tartışmaktadır.

Stereotaksik Radyocerrahi

Çoğu radyocerrahi sisteminden farklı olarak CyberKnife invaziv çerçeve kullanımı gerektirmez. Birçok radyocerrahi sistemi değişik radyasyon kaynakları ile yüksek doz radyasyon tedavisi yapma yeteneğine sahiptir. Hemen hemen diğer tüm metodlar, başı hareketsiz tutarak tümöre etkin hedeflemeyi sağlayan ve hastanın kafatasına vidalarla tutturulan metal bir çerçeve kullanır. Çerçeveyi takarken lokal anestezik kullanılır fakat çerçeve yine de rahatsız edici ve bir miktar ağrılıdır.

CyberKnife ile hastaların yüksek doz radyasyon dozunu parçalar halinde almasını sağlar. Fraksiyone radyocerrahi olarak bilinen bu metot özellikle daha önce yüksek doz radyasyon tedavisi almış ve tümörü beyinde kritik dokulara yakın hastalarda çok faydalıdır.

Radyocerrahi yüksek doz radyasyon verirken birçok ışını değişik açılardan hedefleyerek sağlam dokuya giden radyasyon miktarını ise azaltır. Bu sebeple radyocerrahi beyin metastazları için uygun olan en agresif radyoterapi  metodudur. Tüm beyin ışınlama haftalar boyunca sayısız tedavi gerektirirken radyocerrahi ile tedavi 1-5 seansta tamamlanır. Özel klinik durumlara bağlı olarak radyocerrahi yalnız veya cerrahi veya tüm beyin ışınlama ile kombine olarak kullanılabilir.

Cerrahi ile güvenli şekilde çıkarılamayacak tek metastatik beyin tümörü için radyocerrahi geniş kabul gören bir tedavidir. Ayrıca radyocerrahi, cerrahiyi engelleyen bir durum olan birden çok metastatik tümörü olan hastalarda da sıklıkla kullanılmaktadır. Çalışmalar, tümör cerrahi ile güvenilir şekilde çıkarılabilir olsa da radyocerrahinin konvansiyonel cerrahi kadar etkili olduğunu göstermektedir. Radyocerrahi başka bir opere edilemeyen tümörün tedavisinde veya cerrahi sonrası sebat eden veya tekrar büyüyen tümörlerin tedavisinde cerrahi ile beraber kullanılabilir.

Radyocerrahi ile nekahat dönemi standart cerrahiden daha kısadır. Radyocerrahide anestezi gerekmez ve hastalar diğer hastalıklar yönünden iyi durumda olmadıklarında cerrahiye önemli bir alternatiftir. Birden fazla metastazı tedavi etmek de radyocerrahi ile konvansyoenl cerrahiye göre daha kolaydır.

Kemikler metastazın sık görüldüğü bölgeler olup kanser hücrelerinin primer (birincil) kanser tümöründen kemiğe taşınmasıyla olur. Prostat, meme ve akciğer en sık kemiğe yayılım gösteren kanserlerdir fakat diğer kanser türleriyle de metastaz mümkündür. Primer tümörün kemikte başladığı primer kemik kanserleri nadirdir.Bu sebeple kemik kanserleri ve kemik metastazları yanı şey değildir.

Metastazlar etkilenen  kemikte yerleşip gelişebilmek için küçük delikler yaparlar ki bunlara osteolitik veya litik lezyonlar denir.Bu lezyonlar kemiği zayıflatır ve kırık riskini arttırır.

Belirtileri Nelerdir?

Hastanın genelde ilk hissettiği şikayet ağrı olup kemik metastazları, metastaz bölgesinde veya yakınında çok ağrı oluşturur. Hastalar ağrının zaman içinde arttığını ve daha ciddi hale geldiğini belirtirler. Omurga metastazı olan hastalar geceleri veya yatak istirahatı ile daha kötü olan ağrı veya rahatsızlık hissederler. kol ve bacak gibi uzun kemiklere metastazı olan hastalar ise hareket ile daha çok ağrı duyarlar.

Omurga metastazları omuriliğe bası yaparak sırt ağrısı ve yürümede zorluk da oluşturabilir.

Diğer bulgular bacakta uyuşukluk ve güçsüzlük, mesane ve barsak problemleri ve karın bölgesinde hissizlik olarak görülebilir.Çok fazla kemoterapi ve radyoterapi alan hastalarda kemik metastazı kemik iliğine etki yaparak anemiye (kansızlık) yol açabilir. Anemi bulguları halsizlik, sersemlik ve nefes darlığıdır. Beyaz kan hücreleri daha çok etkilenen hastalarda enfeksiyonlara yatkınlık artar ve ateş, üşüme-titreme, halsizlik veya ağrı görülebilir. Bazı hastalarda ise düşük platelet sayısı sebebiyle anormal kanamalar olur. Belirtiler etkilenen kan hücresi tipine göre değişir.

Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Kemik metastazları cerrahi, eksternal radyoterapi, radyofarmasötik tedavi ve stereotaksik radyocerrahi ile tedavi edilebilir.

Cerrahi

Birçok kemik metastazı vakasında cerrahi, kemiğin orijinal fonksiyonunu tekrar düzenler. Tümörün lokasyonu ve boyutuna bağlı olarak açık cerrahi, tümörün tamamı veya bir bölümünün çıkarılmasını ve kemiğin kırıkları önleyecek şekilde stabilize edilmesini sağlar. Kırık varlığında ise cerrahi sadece metal plak, vida, protez gibi sabitleyicilerin yerleştirilmesine yardımcı olur. Bu işlemler kemiğin güçlendirilmesini veya kemiğe yeni bir yapı kazandırılmasını sağlar. Cerrahi ayrıca hasarlanmış kemik veya eklemlerin metal, plastik, transplante doku veya bu materyallerin kombinasyonları ile tekrar yapılandırılması için kullanılabilir. Zaman içinde kullanılan materyal iskeletin parçası haline gelir.

Bazı hastalar cerrahi sonrasında bir müddet ağrı veya fiziksel aktivitede kısıtlanma yaşayabilirler. Kemik metastazları için birçok cerrahi seçenek olmakla beraber çoğu hasta cerrahiye ihtiyaç duymaz.

Eksternal Radyoterapi

Eksternal radyoterapi ile tedavi edilen hastalar 1-2 haftalık süreçte, tipik olarak çoğu vakada 3 haftadan daha fazla olmayacak şekilde, günlük radyasyon tedavisi alırlar. Bu tip tedavi 3 boyutlu konformal veya yoğunluk ayarlı radyoterapi olarak adlandırılır. IMRT radyasyon ışınlarının konvansiyonel radyoterapiye göre daha iyi hedeflenmesini sağlar.

Eksternal radyoterapi kemik metastazı veya tümör bölgesindeki kanser hücrelerini hasarlamak için yüksek enerjili ışınlar kullanır. Bazı normal kanser olmayan hücreler de bu işlemde hasarlanmasına rağmen bu hücreler kendilerini yenileyebilir ve normal fonksiyonlarına dönerler. Radyoterapinin faydası kemik ağrısının ve kırık riskinin azalmasıdır.

Radyofarmasötik Tedavi

Bu tedavide, radyoaktif metaller vücuda enjekte edilerek kanser hücrelerini hedeflemesi ve tahrip etmesi sağlanır. Bu işlem ağrıyı azaltabilir veya tamamen geçirebilir. Radyofarmasötik tedavinin, tedavi sayısı arttıkça bazı hastalarda platelet ve beyaz kan hücresi sayısını azalttığı görülmüştür.

Stereotaksik Radyocerrahi

Radyocerrahi kemik metastazlarını tedavi etmek için cerrahi olmayan bir seçenek olup hedeflenen kanser hücrelerine yüksek doz radyasyon verirken sağlıklı dokuya giden radyasyon miktarını azaltır. Tedavi 1-5 bölümde yapılır ve hastanede kalmayı gerektirmez. Radyocerrahi ile nekahat zamanı standart cerrahiye göre daha kısa olup birden fazla metastazı tedavi etmek de konvansiyonel cerrahiye göre çok daha kolaydır. Kemik metastazları konvansiyonel radyoterapi ile tedavi edilirken sağlam doku hasarlanabildiği halde CyberKnife ile yapılan radyocerrahi normal dokuyu ayırır ve bu durum özellikle omurilik gibi kritik dokulara yakın omurga metastazlarının tedavisi gibi durumlarda oldukça önemlidir. Radyocerrahinin tümör büyümesini kontrol ettiği ve ağrıyı geçirdiği gösterilmiştir.

Sayfa içeriği bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.